Türkiye İdman Cemiyetleri ittifakının kurulması ve Türk Sporunun bu ilk
örgütünün tüm Anadolu'ya yayılması, Trabzon'da da etkisini göstermişti.
Bu etki sonucu yeni yeni kulüpler kurulmaya başlandı. İdmanocağı,
İdmangücü, Necmiati'den sonra Trabzon Lisesi bünyesinde Lise adını
taşıyan yeni bir kulübün kurulmasıyla kulüp sayısı 4 olmuştu. 1923
yılından sonra Trabzon'da İdmanocağı ve İdmangücü arasında büyük bir
rekabet başlamıştı. Bu öyle bir rekabetti ki İstanbuldaki Galatasaray-
Fenerbahçe rekabetine benziyordu. Hatta zaman zaman onu bastırdığı bile
oluyordu. Trabzon sanki Ocaklılar, Güçlüler diye ikiye ayrılmıştı.
Trabzon'da futbolun bu iki takım arasındaki rekabetten yüceldiği
söylenebilir. Rekabet zamanla öylesine büyük boyutlara vardı ki
Trabzon'un Türkiye liglerinde geç temsil edilmesine bile sebep oldu. Ne
var ki iki kulüp arasındaki çekişme şehrin futbolundaki kaliteyi de her
geçen gün arttıran faktör olduğu göz ardi edilemez.
1923 yılında Trabzon'da ilk resmi lig maçları oynanmaya başlandı.
İlk sezon İdmanocağı şampiyon olmuştu. Bunu 1923-24,1924-25
sezonlarında Lise takımının arka arkaya şampiyonlukları izledi. 1925
sezonunda yine İdmanocağı şampiyon olurken, 1929 yılına kadar da önce
Lise, arkasından Muallim Mektebi daha sonra da Ticaret Lisesi takımları
mutlu sona ulaştılar.
İdmanocağı ile İdmangücü arasındaki büyük rekabet 1930'dan sonra
had safhaya ulaştı. 1929-30'dan sonra 5 kez arka arkaya İdmanocağı'nın
şampiyon olmasından sonra 1934-35 sezonundan itibaren İdmangücü takımı
tam 7 yıl arka arkaya şampiyon olarak bu iki takım arasındaki rekabeti
büsbütün alevlendirmişti.
1940'lı yıllarda Trabzon futbolundaki güç lise takımlarına
geçmişti. Tam 6 kez arka arkaya şampiyonluğu kazanması da bunu
gösteriyordu. Bu aralar dikkat çeken bir hususta Trabzon'daki bütün
futbol yıldızlarının Lise takımlarından yetişmiş olmalarıydı. Özellikle
Trabzon Lisesi bir futbolcu kaynağı olmuştu. 1947-48 sezonundan
itibaren şampiyonluk yine İdmanocağı ile İdmangücü arasında el
değiştiriyordu. Bu arada Necmiati de iki sezon şampiyon olarak Trabzon
futbolunda söz sahibi oldu. Bu arada Trabzon'da yeni yeni kulüpler de
kuruluyordu. 1938'de kurulan Doğan Gençlik, 1941 yılında Akçaabat
Lisesinde kurulan Akçaabat Gençlik (Bugünkü Sebatspor), 1950 yılında
Sürmene ilçesinde kurulan Sürmene Gençlik, 1952 yılında ayni ilçede
kurulan Zafer Gençlik, 1953 yılında kurulan Yolspor 1955 yılında
kurulan Yalıspor bu takımların başında geliyordu.
1930'lu yıllarda başlayan İdmanocağı, İdmangücü rekabeti 1940'lı,
1950'li, 1960'lı yıllarda olanca şiddetiyle devam ediyordu. Bu gitgide
rekabetten öte boyutlara varmaktaydı. Ocaklı ve Güçlü olmak Trabzon'da
adeta bir spor mezhebi haline gelmişti. En kötü sezonlarda bile
rekabetlerinden hiç bir şey kaybetmiyorlardı.
Trabzon öylesine ikiye ayrılmıştı ki Ocaklılar Sari Kırmızı diye
İstanbul'daki Galatasaray'ı İdmangüçlülerse Yeşil Beyaz renklerine
rağmen Fenerbahçe'yi destekliyorlardı. Rekabet bir de bu sekliyle
alevlenmişti. Bu arada renkleri Sarı Lacivert olan Necmiati bile bu
rekabetin dışında kalmıştı. Aslında bu büyük rekabetten en karlı
Trabzon futbolu çıkıyordu. Öncelikle şehirde futbol tutkusu
körüklenmişti. Bu büyük rekabetten doğan büyük iddia Trabzon'da büyük
yıldızların çıkmasına neden olmuştur. Ancak, Trabzon insanının alın
yazısı olan gurbetçilik 1930'lu yıllarda Trabzon'daki futbol
yıldızlarının kaderine tesir etmişti. Pek çoğu yüksek öğrenim uğruna
ana kucaklarını baba ocaklarını terk etmek zorunda kaldılar. Gittikleri
İstanbul ve Ankara'da sürdürdükleri futbol yaşamlarında gerçekten büyük
yıldız oldular. Bir Hasan Polat ve kardeşi Ali Polat Ankara
Gençlerbirliği'nde , bir Selim Satıroğlu, Ahmet Karlıklı Galatasaray'da
bir Taka Naci, Zekeriya Bali Fenerbahçe'de, Nazmi Bilge Beşiktaş'ta
yıldız futbolcu oluverdiler.
1962-63 sezonunda tüm yurtta bir İl takımı kurulması öngörülmüştü.
Zamanın Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak, Türkiye liglerini
güçlendirmek ve tüm yurda yaymak amacıyla bir seferberlik başlatmıştı.
Her ilde bir futbol takımı kurup Türkiye liglerinde yer alması
seferberliği büyük bir hızla devam ediyordu. Trabzon elbette ki bunun
dışında kalamazdı. Yalnız bir İl Kulübü kurulmasının en zor olan
illerin başında kuşkusuz Trabzon gelmekteydi. İdmanocağı, İdmangücü
rekabeti Trabzon futboluna öylesine hakimdi ki bu iki kulübün bir çatı
altında toplanmasına imkan yoktu. Nitekim böyle bir girişimde bulunmak
isteyen bir avuç idealistin daha ilk çalışmalarında bunun imkansız
olduğu gerçeği bir kez daha anlaşılmıştı.
Tüm Trabzonlular, Trabzonspor adıyla bir kulübün kurulmasını
yürekten arzuluyorlar, ancak bu işi bir türlü gerçekleştirememenin
ezikliğini yaşıyorlardı. Yetkililerinde araya girmesi, sonucu pek
değiştirmiyordu Ocaklılar da, Güçlüler de yeni kurulacak kulüpte kendi
isimlerinin, hatta renklerinin hakim olmasını istiyorlardı ve bu konuda
en ufak bir fedakarlıkta bulunmuyorlardı. Her gün, her akşam toplantı
üstüne toplantı yapılıyordu. Bazen tam bir anlaşma zemini ortaya
çıkıyor ama yine en ufak bir ayrıntı her şeyi berbat ediyordu. Havaya
silahlar atılıyor, karakollara, hatta mahkemelere kadar uzanan olaylara
rastlanıyordu. Öte yandan Futbol Federasyonunun il kulüpleri için
tanıdığı sürenin de sonu yaklaşıyordu.
21 Haziran 1966 tarihinde İdmanocağı, Martıspor ve Yıldızspor'un da
katılımı ile sarı Kırmızı renkler altında Türkiye 2. Ligine alındı.
Ancak, resmi bir yazının süresi içinde ilgili yere tebliğ edilmediği
için İdmanocağı'nın İkinci ligde oynaması durduruldu. Bu tarihten
yaklaşık bir ay sonra 20 Temmuz 1966'da bu kez İdmangücü,
Karadenizgücü, Martıspor ve Yolspor'un katılmasıyla Trabzonspor
Kırmızı-Beyaz renklerle kuruldu. Ne var ki İdmanocağı buna karşı çıktı.
Danıştay'da açtığı dava ile yürütmeyi durdurma kararı alınınca ortalık
yine karıştı. Trabzon'daki gergin durum üzerine araya Zamanın Beden
Terbiyesi Genel Müdürü Ulvi Yenal girdi. Ulvi Yenal, İdmanocağı ve
İdmangücü'nün birleşmemeleri halinde iki kulübünde Türkiye 2. Ligine
alınmayacağını bildirdi. Bu durum Trabzon'da ve her iki kulüp
çevresinde "Sok" etkisi yaratmıştı. Birleşmeleri büyük sorun olan bu
iki kulübün, birleşmemeleri halinde Trabzon Türkiye liglerinde temsil
edilemeyecekti. Trabzon'daki geceli gündüzlü yapılan ve büyük
tartışmalara neden olan toplantılar sonunda 2 Ağustos 1967 günü
İdmanocağı ile İdmangücü birleşmesi gerçekleşti ve Trabzonspor;
İdmanocağı, İdmangücü, Karadenizgücü ve Martıspor'un birleşmesi ile
ortaya çıktı.
Artık bütün resmi işlemler tamamlandıktan sonra sıra gelmişti
Trabzonspor'un renklerine. Renk bulmak öyle kolay olmadı. Trabzon'da
uzun yıllar süren İdmanocağı-İdmangücü rekabetinde Sari-Kırmızı ve
Yeşil-Beyaz renkler hakimdi. Trabzonspor'un renkleri bu renklerin
dışında olmalıydı. Trabzon'u ve Karadeniz'i simgeleyen renkler
aranıyordu. Bu konuda yarışma açılması da gündeme geldi ancak sonra
vazgeçildi. Renk için geceli gündüzlü toplantılar düzenleniyordu. Dört
toplantıdan sonuç alınamamıştı. Beşinci toplantıda her şey bitecekti.
Artık taraftarın da sabrı kalmamıştı. Dönemin Federasyon Başkanı Orhan
Şeref Apak sorunu çözmeye çalışırken Federasyon Genel Müdürü Ulvi
Yenal'ın makamında toplanan taraflar iki kulübün renklerinden farklı
bir rengin seçilmesi üzerinde yoğun tartışmalar gerçekleştirirler.
Yaşanan gelişme üzerine sabrı taşan Yenal iki kulübün temsilcilerinden
birer renk seçmesini talep eder. Böylelikle İdmanocağı grubu "koyu
bordo", İdmangücü ise "açık mavi" üzerinde görüş bildirir. Sonuçta
Trabzonspor'u kuran iki köklü kulüp renk konusunu "BORDO-MAVİ" diye
karara bağlarlar. Böylece bir haftadır şehirde süren renk kavgası sona
erer ve Trabzonspor Bordo-Mavi renklerine kavuşur.